Bu güne kadar hemen, hemen hepimiz çeşitli siyasi partilerin içersinde faaliyet gösterenlerin Ben sonuna kadar partiliyim, dava adamıyım şuyum, buyum diyenleri duymuşsunuzdur fakat çok azımız gerçekten de ÖLÜMÜNE DAVA diyene ender olarak rastlamışızd
7 Haziran seçimlerinde 8 aylık hamile olduğu halde kapı, kapı dolaşarak Ak Parti için oy isteyen şimdiki Ak Parti Bağlar İlçesi Kadın Kolları Fatime Alakuşun dava uğruna hem kendisinin hem de çocuğunun yaşamını kaybetmesinin, verilen yaşam mücadelesinin sonunda neler yaşadıklarını birlikte okumaya ne dersiniz? Ölümün kıyısından dönen anne ve oğlun hikayesi ise aynen şöyle ki inanmayan olur ise Genesis hastanesinin kayıtları ortada.
İŞTE O DAVA UĞRUNA ÖLÜP, ÖLÜP DİRİLEN FADİME ALAKUŞ VE MİNİK YAVRUSUNUN ÖYKÜSÜ:
BEŞENK: Fatime Hanım öncelikle okuyucularımızın sizi tanıması açısından kendinizi tanıtırmısınız?
FATİME ALAKUŞ: İsmim Fadime Alakuş, Uzun yıllardır AK Partinin aktif bir üyesiyim. 2014 Şubat ayında 31 Mart seçimlerine 1 ay kala bağlar ilçe başkanımız o dönem Hüseyin Beyoğlu beyefendiyken Ak Parti Bağlar ilçe Başkanlığı, Sosyal Politikalar birim başkanlığında görev aldım, İlçe Başkanlığı yardımcılığı ile birlikte partimin birçok kademesinde görev aldım.
BEŞENK: AK Partili olmak ile AK Parti ruhunu taşımak arasındaki farkı ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. DAVA UĞRUNA ÖLÜMÜ GÖZE ALMAYI bize tarif edermisiniz?
FATİME ALAKUŞ: 15 Ocak 2015te bağlar ilçesinde Kadın Kolları başkanlığına atanmam ile birlikte hamilelik sürecimde başladı. Zaten 7 Haziran seçimleri de vardı. O dönemdeki milletvekili adayları ile birlikte bütün seçim çalışmalarınızı ara vermeksizin devam ettik. Sabahlardan akşamlara kadar AK partinin milletvekili sayısını Diyarbakırda artırmak amacıyla elimizden geleni yaptık. Bu kadar emeğinizin sonucu olarak istediğimiz başarıyı yakalamak istedik verdiğimiz mücadele ile. 7 Haziran seçimlerinden sonra sıkıntılı bir hamilelik süreci yaşadım aslında, ilçelere karayolu ile seyahat ediyorduk, hava şartları, yoğun tempo, her şey çok yoğun geçiyordu. Bir gün yine partime oy kazandırmak için bir ailemiz ile görüşürken gözlerimin kapandığını biliyorum, sonrasında kalbim durmuş, doktorlarımızın yoğun çabaları sonucu yine hayata döndürülmüşüm. Bu sırada karnımdaki çocuğumda yaşamını yitirmişti. Anestesisiz sezeryan yolu ile çocuğum karnımdan alınmış, 2.5 dakika kalbi durmuş vaziyette kaldıktan sonra oda canlandırılmış. Tabi bu yaşadığımız şeyler sonucunda çocuğumun iki kulağı havasız kaldığı için duymuyor. İmplant yardımı ile bir kulağı biraz işitiyor. Elhamdülillah inanıyorum ki çalışmalar esnasında mağduriyetlerine dokunduğumuz ailelerimizin duaları sayesinde ki kesinlikle bundan hiç şüphem yok, o dualar sayesinde muhakkak birilerini yaralarına dokunmuşuz ki bu şekilde Rabbim bize bu hayatı yaşamayı tekrar nasip etti.
BEŞENK: BU KADAR KRİTİK OLAN BİR SÜREÇTE BU MÜCADELE NİYEYDİ?
FATİME ALAKUŞ: Ben dava için bunların hepsine katlandım. Çünkü Diyarbakırımız üzerinden konuşacak olursak Diyarbakırımız basit bir yer değil ve hak ettiği konumda değil. Bu yüzden hem ben kendim hem de yönetimimiz ile beraber gece, gündüz demeden günün hangi saati olursa olsun çalışmalarımıza sokaklarda yapıyorduk. Bizimle beraber birçok milletvekili adayı da vardı. Hatta o dönemde Diyarbakırda bugüne kadar yapılmamış ama çevre illerde yapılan bir çalışmayı da yaptık kapı, kapı, hane, hane dolaşarak dava aşkını, Diyarbakırımızı, çocuklarımızın geleceğini anlattık. Çocuklarımızın yarınları için verdiğim bu mücadele sırasında hamileliğimi hiç düşünmüyordum, her çaldığımız kapıda Küfürlerimizi de yiyorduk, geri dönüşümü farklı bile olsa bazı şeyler yaşadık ancak ne olursa olsun pes etmedik, vazgeçmedik. Adeta İstanbuldaki mahalle teşkilatlanması gibi çalıştık o zamana kadar Diyarbakırda AK Partinin böyle bir çalışması yapılmamıştı. Ölürcesine, ölene kadar çalıştık, tabi bu bir kısmımız için geçerliydi. Ve ben öldüm çocuğumla birlikte.
BEŞENK: Bu davaya gönül vermiş bir insanın yaşamış olduğu badireleri öğrenmek istiyorum. Sonuç ne oldu?
FATİME ALAKUŞ: Şu anda çocuğumun sağ ve sol kulağı işitme engellidir ancak ameliyat sağ tarafa cihaz koyarak duymasını sağladık. Ömür boyu o cihaza bağlı kalacak. 2015 yılından şimdiye kadar 7 Haziran ve 1 Kasım genel seçimleri, 16 Nisan referandum öncesinde de darbe, 24 Haziran genel seçimler son olarak da 31 Mart yerel seçimleri sürecinde çalışmalarımıza aralıksız olarak devam ettik. Bu süreçte en büyük destekçim eşim ve oğlumdu.
BEŞENK: Kadın Kolları Başkanlığı teklif edilirse bunu nasıl değerlendirirsiniz?
FATİME ALAKUŞ: Şu ana kadar başkanlık gibi bir beklentim olmadı ama beni layık görürse inanıyorum ki Bağlarda iki dönem başkanlık yapmışsam İl Kadın Kolları başkanlığında da layıkıyla görevimi yerine getireceğini düşünüyorum. Ben Ak partinin bir neferiyim sonuç ne olursa olsun gerisi teferruattır.
Fatime Alakuşun eşi Şaban Alakuş ise yaşadıkları o acı dolu günleri boğazına takılan düğümlerle şöyle özetledi:
BEŞENK: Şaban bey Fatime hanımın 1 Kasım seçimleri öncesi talihsiz bazı olaylar yaşadı. Eşi olarak sizler de yaşadığınız bu travma dolu zamanları aktarırmısınız?
ŞABAN ALAKUŞ: Eşim ve Ekibi Yaklaşık 4 ay boyunca aktif bir tempoyla çalıştılar. Sahalardan çıktıktan sonra doğum olayı gerçekleşene kadar yaklaşık 1 aylık bir süre vardı. Aktif ve hareketli bir anda vücut ödem toplamaya başladı. Biz ilk başta bu ödemi fazla ciddiye almadık, şişkinlikleri normal hamilelik süreci olarak değerlendirdik. Tabii bu hareketlilikte çocuğun kalp hareketlerini de takip ediyorduk. Eşimin oy istemek için gittiği bir evin kapısında bayılması neticesinde doktora gittiğimiz anda kalp atışlarına baktık, ultrasona alırken hastanedeyken emboli olayı gerçekleşti. Tam ultrasonda iken aniden bir terslik olduğunu hissettik. Doktorumuz Bu sırada eşim sedyeye aldı, eşim öksürmeye başladı. Nefes alamadığı için eşimi direkcanlandırma odasına aldılar. Genesis Hastanesinde mavi kod yani ölüm kodu verildi. Biz hepimiz aşağı indik. Bütün doktorlar orada toplandı. Bu süreçte bizim doktorumuz da yanımızdaydı, o sırada canlandırma yapıldığı anda doktor dedi ki eşin EX oldu yani öldü. Bana bir kağıt imzalattılar ve o sırada Rabbim bu canı sen vermedin ki sen alırsın, Allah u Tealanın takdiri budur dedim. Velhasıl kelam 10 15 dakika eşim EX kaldı, o esnada çocuğumun da doğumu en azından onun yaşamını kurtarmak için sezeryan yolu ile yapıldı. Çocuğum sezeryanla alındığı sırada suratı mosmordu, onda da soluk yoktu. Soluk yolunu açabilmeleri için ciddi bir şekilde oksijen vermeleri gerekiyordu. Prematüre çocuklarda yüksek oksijen verildiği zaman tamamıyla kulak sinirlerini etkiliyor. Elhamdülillah zihinsel olarak bir şey olmadı ama sadece çocuğum işitme engelli oldu. Biz o olaydan itibaren 3 saat sonra kendisini görebildik. 2 buçuk saat zaman diliminde Yaklaşık 4 defa kalp durmuş ve elektroşokla hayata döndürülmüş. Tabi uzun süre boyunca h0em eşim hem de oğlum yoğun bakımlarda kaldılar. İşte böylesi bir olay yaşadık ve Rabbim de hem eşimi hem de çocuğumuzu bize bağışladı. Bence bunlar o kapı, kapı dolaşılan, dertlerine, sızılarına dokunulan insanlarımızın dualarının sonucudur. Eşimin bu riskli durumu karşısında artık durulmasını istedim ve dedim ki bu kadar insanın içinde senin bir oyuna mı ihtiyaç var diye. Oda bana evet diyordu benim için o bir oydur. Eşim böyle biri işte, bir oy için yaşamını gözünü kırpmadan vermeye aday.