MÜSİAD yöneticilerinden iş insanı İsmail Özşanlı, dede baba mirası olan “Barış elçiliği” görevini sürdürerek kan davalıları bile barıştırıyor. Ancak Özşanlı, işin içine para girince insanlar ikna olmuyor diyerek ticari davalardan uzak durduğunu söyledi.
Ali Kemal ERDEM’in özel haberi
MÜSİAD Genel Merkez Yüksek İstişare Kurulu Üyesi İsmail Özşanlı, Diyarbakırlı bir iş insanı.
Bir dönem de MÜSİAD’ın Diyarbakır Şube Başkanlığı’nı yapmıştı.
Şanlı, aynı zamanda Güneydoğu’da kan davalarının bitmesi yolundaki çabaları nedeniyle Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilen ve “Barış Elçisi” lakabıyla tanınan Hacı Sait Özşanlı’nın da çocuğu.
2009 yılındaki vefatının ardından binlerce kişinin katıldığı bir cenaze töreni ile uğurlanan Hacı Sait Özşanlı, yaşamı boyunca 448 kan davası, 97 kız kaçırma, yaralamayla sonuçlanan 106 husumet olayının barışla sonlanmasını sağlamıştı.
Onun vefatının ardından “Barış elçisi” misyonunu oğlu İsmail Özşanlı sürdürmeye devam ediyor.
Tabi değişen sosyo – ekonomik koşullar insanlar arasındaki anlaşmazlıkları da geçmişe göre değiştirdi.
Eğitim düzeyinin de yükselmesiyle kan davaları, kız kaçırma gibi geçmişte daha yaygın olan olaylar artık daha az görülürken buna karşılık ticari anlaşmazlıklar daha yaygın görülen bir sorun oldu.
Kendisi de bir iş insanı olması nedeniyle Özşanlı’yı arayarak ticari anlaşmazlıklardan kaynaklanan sorunlar nedeniyle başvurular alıp almadığını sorduk.
Ancak Özşanlı’ya bir dokunduk bin ah işittik desek yeridir.
Öncelikle ticari anlaşmazlıklarda ara bulması için çok başvuru geldiğini söyledi ancak yaşadıkları deneyimlerin ardından bu konuda aldığı tutumu şöyle anlattı:
“İŞİN İÇİNE AKÇE GİRİNCE İNSANLARI İKNA ETMEK DAHA ZOR”
“İnanın kan davası, kavga, trafik kazasından kaynaklanan anlaşmazlıkları çözmek ticari anlaşmazları çözmekten daha kolay. Ticari anlaşmazlıkları çözmek zor. Para işin içinde olunca çok zorlanıyoruz çünkü tarafları memnun etmek çok zor oluyor. Taraflar yanlış anlıyor. Acaba diğer tarafı mı kayırdı düşüncesine kapılıyorlar. İşin içine akçe girince insanlar daha zor ikna oluyor. O nedenle çok talep geliyor ama biz ticari anlaşmazlıklara mümkün olduğunca bulaşmıyoruz. Gidin sorununuzu mahkemede çözün diyoruz.”
TİCARİ ANLAŞMAZLIKLAR ARTTI
Özşanlı, son dönemlerde ekonomideki sıkıntılardan dolayı ticari anlaşmazlıklarda artış olduğunu da söyledi.
Ticari anlaşmazlıklarda en zor çözümün müteahhitlik işleri olduğunu kaydeden Özşanlı, bu alandan özellikle uzak durduğunu iddia etti.
KÖY SATIŞINDA KAN DÖKÜLME AŞAMASINA GELEN ANLAŞMAZLIĞI ÇÖZDÜ
Tabii her şeye karşın Özşanlı yine de kan dökülme riski olan ticari sorunlarda araya girmemezlik de etmiyor.
Son olarak barıştırdığı bir olayı şöyle anlattı:
“Adam arazisine sahip olduğu köyü satıyor. Köde ikamet edenler ‘Bizim dışımızda kimse alamaz. Alanı vururuz’ deyince adam malını satamadı. Biz önce 3 bin dönüm arazinin değerini bulduk. Köylülerin önerdiği para çok az adamın istediği fazlaydı. Bizim hesaba göre ortasını bulup tarafları kan dökülmeden anlaştırdık” dedi.
ÖNCE MAĞDURUN İKNA EDİLMESİ LAZIM
Özşanlı, müdahil oldukları olaylarda önce iki tarafı dinlediklerini ve “Alacağımız karara uyarsanız araya gireceğiz” dediklerini belirterek, “Dinleyince zaten asıl mağduriyet anlaşılıyor. Önce mağdurla görüşüyoruz. Önce mağduru ikna etmek lazım. Öbür türlü mahkemeye gitseler dava aylarca sürecek, dünya kadar masraf edecekler. Çoğu zaman ceza ertelemesi nedeniyle kabahatli olan ceza bile almıyor. Ancak o da hasım edindiğinden işleri bozuluyor. O nedenle iki tarafı bir noktada buluşturup öncelikle mağdurun mağduriyetini giderecek şekilde arayı bulmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
“10 YIL ÖNCESİNE KADAR İNSANLAR UTANIYORDU”
Özşanlı, her ne kadar babasının misyonunu sürdürse bile işinin daha zor olduğunu söyledi. Gerekçesi ise değişen insan yapısı.
“10 yılda Türkiye çok değişti” diyen Özşanlı, “10 yıl öncesine kadar halen insanlar utanıyordu. Bir büyük karar verince dinliyordu. İnsanların genetiği bozuldu. Büyük falan dinlemiyorlar. O nedenle kimi zaman gidin mahkemeye mahkeme ne karar verdiyse ona razı olun diyorum” dedi.
BARIŞ ELÇİSİNDE ÜÇ ÖZELLİK OLMALI
Özşanlı ailesinde barış elçiliği dededen başlamış.
Barış elçisi olacak kişi de üç özelliği “Sabırlı olacaksın, taraflar seni kabul edecek, adil olacaksın” diye sıraladı.
KENDİNİ VURAN YEĞENİNİ DE AFETTİ
Barış elçiliği gibi hassas bir işi yürüten Özşanlı, 2017’de yeğeni tarafından vurularak ağır yaralandı. Olayın yeğeninin yaşadığı psikolojik sorundan kaynaklandığını öne süren Özşanlı,
“Onu da kendim afetim cezaevinden çıkardım. Çevremdekiler “Siz insanları barıştırıyorsunuz. Şimdi onu affetmezseniz olmaz, sizin elçiliğiniz kabul edilmez o durumda’ dediler. Haklılardı. Babam derdi ki, ‘Oğlum siz bir olay olduğunda intikam alamazsınız. İnsanlar ‘Babanız insanları barıştırıyor derler’ derdi. O nedenle biz olaylar karşısına hep çok temkinliydik, susardık” diye konuştu.
patronlardunyasi.com