Ülkemizde son dönemlerdeki olaylara baktığımızda sadece Erdoğan nefretini görmemek mümkün değil. Sokaklara döktürülenlerin değil de arkalarındaki güç odaklarının Erdoğana olan düşmanlıklarını görmekteyiz.
1950 yılında iktidara gelen Menderesten başlayarak bugüne kadar iktidara gelen Özal, Erbakan ve Erdoğan dönemlerine bakarsak ki ne zaman Ülkemizde kendi değerlerimize saygılı Milli ve yerli olan bir parti iktidara gelse, ne zaman inançlı bir insan Başbakan veya Cumhurbaşkanı seçilse hemen ona karşı bir propaganda ve karalama kampanyası başlatılır. Yok, şeriatı getirecek, yok otoriterleşiyoruz, yok diktatörlük gelecek diyerek ortalığı karıştıranlar hemen devreye girerler.
Yüzyıllardır bu toprakları işgal eden ve kontrolü altında tutan haçlı batı emperyalizmi, onların kuklası olan rejim ve sistemlerin yerine milli ve yerli düşünceleri taşıyan bir sistemin geleceği korkusu karanlık güçleri ve işbirlikçilerini rahatsız ediyor.
Asılmayı gerektirecek hiçbir suç işlemeyen Menderes, bu ülkede bunun için idam edildi. Özal, bunun için sürekli hedef gösterildi ve zehirlendi. Erbakan, bunun için tehdit ve baskı ile Başbakanlıktan istifa ettirildi. Şimdi sıra Erdoğanda.
Ama geçmişten bugüne bir fark var. O da Erdoğan faktörü. Bu adam Menderes, Özal ve Erbakan gibi değil. Kelleyi koltuğa, kefenini giymiş ve yola çıkmış çetin bir ceviz. Cesur, dik duruşlu, her doğruyu korkusuzca savunan ve Allahtan başka kimseden korkmayan, bunun için de milletimizin çoğu tarafından sevilen, sayılan güçlü bir lider. Höt! Deyince ürkecek ve bulunduğu yeri terk edecek cinsten birisi değil. Canından geçen, ama Hak ve hakikat bildiği yoldan vazgeçmeyen, milleti ve vatanı içini her tehlikeyi göze almış inanmış bir Müslüman.
Erdoğan otoriterleşiyor, kimseyi dinlemiyor, tek adam gibi yaygaralar koparılmasının arkasında darbeci militarist, diktatör, ulusalcı, devrimci, sosyalist, batıcılar var.
İşgal ettiği makamlardan alınınca sağda solda dedikodu ve gıybet üreten, yıllarca bu ülkenin kanını emen, iktidarı kendi gelecekleri için ve kuklası oldukları haçlı batının menfaatlerini kollayanlar bu imtiyazlar ellerinden gidince dedikodu ve ortalığı kan gölüne çevirmekten geri kalmadılar. Bu da onların amaçlarının ülkenin geleceği olmadığını ifşa etti.
Diktatörlük ile yönetilen bir ülkede, bakan, milletvekili, gazeteci, vatandaş kim olursa olsun o ülkenin diktatörünü azıcık eleştirse başına neler geleceği bellidir. O kişi o ülkede artık rahatça yaşayamaz. Bir şekilde cezalandırılır veya ülkeyi terk etmek zorunda kalır.
Cumhurbaşkanı Erdoğanın şahsına, hanımına, kızlarına, oğullarına, yakınlarına çocuklarına küfreden, hakaret eden, haklarında yalan ve ahlaksız yakıştırmalar, iftiralar yapanlar bu ülkede elini kolunu sallaya sallaya geziyorsa diktatörlük bu ülkenin neresinde.
Sözüm ona aydın geçinen bazı akademisyenler, talimatla yazı yazan, kendilerine sorduğunuzda gazeteciyim derler, haçlı batıya bağlı bazı medya mensupları, seçimle sandıkta iktidara gelemeyen millet tarafından muhalefete mahkum edilmiş CHP, söylemlerinde hep barış, özgürlük olan HDP, sağcısı, solcusu, liberali, ulusalcısı ve dış güçlerin taşeronluğunu yapan örgütler Erdoğanı iktidardan indirmek için hep birlikte hareket etmelerine rağmen her saldırıda milletin feraseti karşısında başarılı olamadılar.
One Minute, Siz kan dökmeyi bilirsiniz, Dünya beşten büyüktür, BM yeniden yapılandırılmalıdır, Bizden habersiz bölgemizde kimseye operasyon yaptırmayız, Türkiyeyi süper güç yapacağız dediği için, vatanına ve milletine adam gibi sahip çıkıp savunan Cumhurbaşkanı Erdoğanı Türkiye ve milletimizin düşmanlarının harcamak istediğini halkımız pekâlâ biliyor.
Vatanı ve milleti için, iç ve dış şer güçlerin saldırısına uğrayan bu dünya liderine insanımız hep birlikte sahip çıktı ve hep de sahip çıkmaya devam ediyor.
Kim ne derse desin! Milet Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte yürümek istiyor. Onu asla çakallara yem ettirmeyecek...
Derin söz: Mahalledeki tüm köpeklerin aynı anda havlaması asla tesadüf değildir. ( Çin atasözü )
Esen kalın.
Facebook: mehmetçet21
Twitter: mehmetçet21