HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde, annelerin çocuklarının dağa kaçırıldığı iddiası ile başlattığı oturma eylemi tüm Türkiye'nin ortak sesi oldu. Rastgele girdiği bir sınıfta ders verdiği esnada çocukların dağa götürülmesi ve eğitim ile ilgili açıklamalarda bulunan Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürü Doç. Dr. Feysel Taşçıer, terörün eğitimle biteceğini söyledi. Eğitimin insan ve ülke üzerindeki önemine değinen Doç. Dr. Taşçıer, dağa kaçırılan çocukların birçoğunun ergenlik döneminde kandırıldığını vurgulayarak, eğitimin terörü bitireceğini dile getirdi.
Ergenlik dönemindeki çocuklar, her türlü radikal örgütlerin ağına takılıyor
Eğitimin terör bataklığını kurtaracak tek çözüm olduğunu kaydeden Doç. Dr. Feysel Taşçıer, "Çocuklarımıza yarınları için hayallerini gerçekleştirebilecekleri, terörden veya bütün işsizlikten, umutsuzluktan, hayalsizlikten kurtulabilecek tek imkanı eğitimle verebiliriz. Eğitim dışında başka hiçbir araç çocuklarımızın geleceğini tesis edemez. Şimdi ergenlik dönemi çocuğun özellikle hormonal dengesinin en üst tarafta olduğu bir dönem. Bizim o ergenlik dönemindeki nesillerimiz reaksiyoneldir. Her dönem her türlü duygusal uç figürlere açık olabiliyorlar, bu dönem suistimale maruz kalınabilecek bir dönem. Yani ergenlik dönemindeki kötü kararların arkasında yeterince iyi rehberlik uygulamaları olmadığını görüyoruz. Bundan istifade eden terör örgütleri var. Başka odaklar var. Her türlü radikal ideolojik bağlar oraya yuvarlanmak, kök salmak istiyor. Okul ortamıdır bu. Özellikle lise çağındaki çocuklarımızın bu yönüyle korunmaya, desteklenmeye ve uyarılmaya ihtiyaçları var" dedi.
"Sınıflara, okullara temas edeceğiz
Ergenlik dönemindeki kararların hayatın sonraki dönemlerinde büyük pişmanlıklara sebep olmaması için yetişkinlere büyük görevler düştüğünü aktaran Doç. Dr. Feysel Taşçıer, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim o yönüyle çocuklarımıza, gençlerimize destek olmamız lazım. Bakın annelerimizin feryadı yani bizim o çocukluk çağında, gençlik çağında alınmış kararların tercihlerin veya yönlendirmelerin baskıların çocuklar üzerinde nasıl baskın, etkili olduğunu gösteriyor. Annelerimiz bu yönüyle o psikolojiyi gösteriyor bize aslında. 'Çocuklarımız kandırıldı diyor, zorlandı, baskıya maruz kaldı diyor' hepsi doğru.
Dolayısıyla bizim bu çocuklarımızı okul ortamında her türlü dışsal faktörden, kötü niyetli insanlardan, ideolojilerden, fikirlerden örgütlerden bizim onları uzak tutmamız lazım. Çocukların bir gelecek hayalinin olması lazım. Bir iş kapısı, üretebilecekleri, elde edebilecekleri bir mesleki yeteneğe ulaşmaları lazım. Biz bunu onlara verdiğimizde bu çocuklarımız zaten bunu yapmaya hazır, istekliler. Onlarda çünkü bu ülkeye, bu Diyarbakır'ımıza üretmeye katkı sunmak istiyorlar. Bizim bu hayali beslememiz lazım. Bu yolculuk bizim için değerli. Biz sınıflara, okullarımıza temas edeceğiz. Onların sürekli bu yönüyle ihtiyaçlarını yerinde göreceğiz ve destek olmaya çalışacağız."