Bir kız çocuğunun günler sonra enkazdan kurtarılması, hıçkırıkları bütün vicdan sahibi vatandaşların boğazına düğümledi, sevinçten ağlattı milyonları.
Canını dişine takarak, bütün zorluklara rağmen bir can kurtarmaya çalışan AKUT, UMKE, Sağlık teşkilatının bütün görevlileri, itfaiyecilerimiz, askeri ve sivil bütün personel, enkaz kaldırmada, yaraları sarmada, iaşe ve ibate hizmetlerini hakkıyla yerine getirenlere kısaca emeği geçen herkese minnet duygularımızı iletelim öncelikle.
Bir canın kurtarılması bu kadar değerliyken, aynı canın kaybedilmesi de bir o kadar üzücüdür.
Allahın adalet terazisi kıldan ince, kılıçtan keskindir diye ifade edilir. Ayet-i kerimede geçen zerre miskali hayır ve şer tam da budur.
İnsanların hayatını karartan binaları, uygun şartlara göre yapmayan müteahhit, imza atan sorumlu, onaylayan yetkili, denetim yapmayan görevli, göz yuman sistem ve bu sistemi oluşturan paydaşlar, olan bitenden sorumludur. Bunu kim diyor, Kuran-ı azimüşşan diyor.
Bazı kesimler, bu genellemeyi sadece içki üzerinde dillendiriyor, hani içen, taşıyan, üreten, satan vs gibi.
Halbuki, Bu örneklemeyi, maddi manevi haksızlıkların yaşandığı bütün sektörlere yaymalısınız.
Siz, kızınızı öpmeden uyumuyorsanız, başka kız babalarının da en doğal bu hakkı elinden almışsanız ve yüce adalet buna kayıtsız kalacaksa, yüce kitap ve yaratıcı kendini yalanlamış olmaz mı?
Haşa, böyle bir şey mümkün değil, o halde vatandaşlık hakkını kullanmaktan başlayarak bu evrelerde dahli ve emeği olan herkes, büyük hesap gününde buna benzer konulardaki, zerre miskali hayır ve şerlerin sorulacağı hesaba hazırlansın.
Toplumda yaşanan bir olumsuzluktan etkilenen kişilerin haklarını korumak zorunda olan Rabbimiz, bizim karşımızda kendini mahcup duruma düşürmeyeceğinden yatacak yerimiz yok . cümlesindeki genellemenin ne manaya geldiğini düşünmeye azıcık zaman ayırmamız gerek.
Herkesin aklı var ve bulunduğu ortamı kendi menfaatine olabilecek şekle sokmaya, herkesin yeteneği var ama namuslu ve dürüst insanlar, bunu elinin tersiyle itip helal kazancıyla mütevazı yaşamı yeğliyorlar. Yazlıkları, kışlıkları, villaları, lüks cipleri, çocuklarının Avrupa eğitimleri, seyahatleri, bankalarda çok sıfırlı emre amade mevduatları ve bununla ilintili olarak makamları olmuyor ama toplum vicdanında onurlu duruşları ve lekesiz isimleri oluyor.
Tarihe mal olmuş bu özellikli insanlara gıpta ile bakılmasının ana sebebi budur ve namuslu olmak, ona göre yaşamak çok zor bir sanattır.
Son söz. Herkes ektiğini biçecek, biçmelidir
A.N.G