Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay çözüm sürecinin devamına ilişkin açıklamalar yaptı.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Diyarbakır'ın Lice ilçesinde PKK'lı Mahsum Korkmaz'ın heykelinin kaldırılmasıyla ilgili ''Böyle şeylere müsamaha edilmez. HDP kesiminin de onayladığı bir şey değil. Bugün gereken yapıldı, yapılır. Sürece provokasyondur'' dedi. Atalay, çözüm süreciyle ilgili ise, ''Oluşacak yeni heyetimizin Kandil'le de direkt görüşmesini arzu ediyorum'' ifadesini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, NTV canlı yayınında Funda Görey'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
ADVERTISEMENT
Diyarbakır Lice'de yaşanan olaylarla ilgili konuşalım önce. Yaşanan gerilimde bir kişi hayatını kaybetti. Zamanlama açısından bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aniden bir heykel olayı çıktı Lice'de. Ben Perşembe günü çözüm süreci ile ilgili önemli açıklamalarda bulunuyorum, İmralı heyeti önemli açıklamalarda bulunuyor iş en ciddi şekilde yürüyor tam o günde bir heykel çıkıyor ortaya. Bir iki gazete hemen ertesi gün haber olarak veriyor bunu. Çözüm sürecinden mutlu olmayan bu işlerin bitmesini istemeyen kesimlerden de beyanatlar geliyor.
'BU ÇÖZÜM SÜRECİNE PROVOKASYONDUR'
Tabi olayla ilgili araştırıyoruz kabul edilebilir bir şey değil. Mülki idarenin de konuyla ilgili fazla bilgisi yok. Esas bilgisi olması gereken jandarmadır ama onların yeterli bilgisi yok. Bilgi olunca gereken yapıldı tabi. Sürece provokasyondur bu.
'HDP'NİN DE BİLGİSİ YOK, ONLAR AÇISINDAN DA PROVOKASYON'
Provokasyon her yerde var siyaset içinde de var, orada da var basın içinde de var. Hepsinin işbirliği ile bu provokasyon atlatılmış oldu. HDP heyetiyle filanda görüşüldü onların da bilgisi olan bir şey değil onlar açısından bu bir provokasyondur. Olan bir cana oldu yazık oldu.
Heykelin dikilmesi önceden engellenemez miydi eleştirisi var.
Olabilirdi ama bölgeden bilgi gelmedi bize de. Kırsal kesimde ve haberlere yansıdığı gün oraya dikilmiş oldu.
Eylül sonu tarihini net olarak ortaya koydunuz. Nasıl takvim bekliyor bizi eve dönüşler bir takvime bağlandı mı?
Çözüm sürecinde ikinci yılı doldurmak üzereyiz. Biz AK Parti hükümetleri olarak 12 yıldır çok insani çok erdemli ve çok demokrat bir tavır içindeyiz. Ülkemizde bu tür sorunlar varsa çözelim, geçmişte yapılan haksızlıklar yapılmışsa ki yapılmış bunları çözelim. Kürt vatandaşlarımızda haksızlıklar yapılmış dilini konuşamamış, çocuğuna istediği ismi verememiş. Bunlardan devlet adına özür dileyen bunları telafi etmeye çalışan bir politika izledik. Bu yönde çok adımlar attık. Sonrasında da şiddeti ve terörü tamamen bitirmeyi hedefleyen bir politika ortaya koyduk. Kürt vatandaşlarımızın vicdanının bunları çok iyi anladığı kanaatindeyim ben. Geldiğimiz noktada biz çözüm süreci ile ilgili en önemli adımı da Haziran ayında parlamentoda süreçle ilgili yasayı çıkararak attık. Meclisin yüzde 80'inin oyuyla geçmiş oldu. Ana muhalefet partisi ilk defa bizimle birlikte böyle bir çalışmaya destek vermiş oldu.
'YENİ HEYETİN KANDİL'LE DE DİREKT GÖRÜŞMESİNİ ARZU EDİYORUM'
Devlet kendine düşeni büyük oranda yaptı. Bundan sonrası sınırları iyi çizilmiş bir yol haritası. Bir yandan partimizin olayları var ama bir yandan Türkiye'nin en büyük sorununu çözmek için uğraşıyoruz. Karşı taraf dediğimiz bizim MİT müsteşarlığımız daha çok İmralı ile görüşüyor ama görüşme heyetleri bundan sonra biraz genişleyecek. MİT dışından da devletin diğer kurumlarında da katılım olacak. HDP heyeti ile siyasi boyutta biz görüşüyoruz. Oluşacak yeni heyetimizin Kandil'le de direkt görüşmesini ben arzu ediyorum. Hem MİT hem kamu güvenliği müsteşarlığından oluşacak heyetimizin. Bu yasanın getirdiği hususlardan birisi açık bir politika.
'GEREKİYORSA AVRUPA KANADIYLA DA OLACAK'
Hiç kimsenin çekinecek bir şeyi yok. Biz bu yol haritasını oluşturduğumuzda her kesimin burada kabulü ve mutabakatı şart. Biz sadece HDP heyetiyle görüşüyoruz. Bu işin artık son adımların belirlenmesi safhasındayız. Gerekiyorsa Avrupa kanadıyla da olacak. O mutabakatlar sağlandıktan sonra da görüşmeler başlayacak. Eylül sonu dediğim bir genel belirlemedir. Parlamento açılmadan bu yaz dönemini değerlendirelim. Çerçeve belli zaman belli kimin ne yapacağı belli hale gelsin.
Öncelik eve dönüşlerin sağlanabilmesi ama bunlar için eve dönüşle ilgili bir yasa değişikliği gerekiyor mu böyle bir hazırlığınız var mı?
Burada ilk safha belki bu konuda tarafların önce bütün eylemlerini durdurması. Son zamanlarda duyuyorsunuz bölgede kimi gene yasadışı silah kullanmayan belki ama vatandaşa baskı yapan, oy kullanmada köylere gidip baskı yapan olaylar yaşandı. Örgüt tarafından yapıldı bunlar bunu biliyoruz. Bunlar sanki çözüm sürecinin bir sonucu gibi kullanıldı. Bazı basın organları çözüm sürecinden mutlu olmayan paralel yapının bazı gazeteleri çözüm süreci var ama örgüt şöyle geniş alanlarda yayılıyor gibi. İlk safha bunlarla ilgili gerekli kararların alınması ve bunların durdurulması olur. Bunların hiç birisi çözüm süreciyle irtibatlı değildir. Ankara'da olsa aynıdır, Diyarbakır'da olsa İstanbul'da da olsa aynıdır güvenlik görevlileri müdahale edecektir bunlara. Bu tür yasadışı vatandaşa baskı yapan, haraç toplayan eylemler filan hiç birisi çözüm süreci ile irtibatlı değildir bunlara gereken müdahale yapılmalıdır. Çözüm sürecini yıpratıcı argüman olarak kullanıyor birileri. Bu tür konulara tereddütsüzce müdahale edilsin bunu bir defa daha buradan söylemiş oluyorum. Orada bir sürü provokasyon olabilir. Bu heykel olayı gibi daha neler çıkacaktır önümüze ama bunların niçin yapıldığını bilerek zamanında müdahale etmek gerekiyor.