Son zamanlarda Ülkemizde yaşanan olaylara baktığımızda kendilerini ülkenin sahibi sanan Boğazın efendileri veya Beyaz Türkler olaylar karşısında gösterdikleri tepkiler ülkeyi sevdiklerinden çok ellerinden giden eski konumlarını ele geçirmek, Ak Parti iktidarını çökertmek için ellerinden gelen her türlü çabayı gösteriyorlar. Ak Parti iktidarı dolayısıyla Başkan Erdoğanın gitmesi anlamında Ülkenin çıkarlarını düşünmeden kendi menfaatleri doğrultusunda her türlü oluşumun içinde olmaktan geri kalmıyorlar.
2013yılında Mısır da yapılan darbeye Erdoğan karşı çıktığı için onlar darbecilere destek verdiler. Suriye de yıllardır devam eden iç savaş ta yüz binlerle ifade edilen insanların ölümüne milyonlarca insanın topraklarını terk etmesine sebep olan Esed rejimine Erdoğan karşı çıktığı için onlar masum insanları, sivilleri, kadınları ve çocukları gözünü kırpmadan öldüren Esed rejimine arka çıktılar.
Ülkemizi parçalayıp yeraltı ve yer üstü kaynaklarını sömürmeye çalışan emperyalist sömürgecilere destek verdiler.
15 Temmuz 2016 da işgal ve darbe girişiminde küresel güçlerin içteki taşeronları başarılı olamayınca, işgal girişimine tiyatro deyip alay ettiler.
Suriyede, Irakta,Libyada, Ak denizde, Karadeniz Türkiyeyi boğmaya çalışan emperyalist haçlı dünyasına içten içten destek verdiler.
Son olarak Azerbaycanın Karabağda Türkiyenin desteğiyle işgalci Ermenistanı hezimete uğratmasına üzülmenin ötesinde bir travma yaşadılar.
2020 yılının başından itibaren dünyayı kasıp kavuran Covid19 salgınında gıptayla baktıkları Haçlı batı dünyasının sağlık sistemlerinin çöktüğü bu süreçte dünya ülkelerinin imrenerek baktığı Türkiyenin sağlık alanındaki başarılı çalışmaları karşısında dahi ülke de ölümlerin az olmasına bile sevinemediler.
Türkiyeye yapılan ekonomik saldırılarda sevinç naraları atanlar, dolar yükselince de, büyüme rakamları düşüş gösterince de, ihracat düşünce de tabiri yerindeyse zevk ten dört köşe oluyorlar. İşsizlik rakamlarındaki düşüş, okullaşma oranında artış,kredi notumuzdaki bir yükseliş, yurtdışından gelen herhangi bir övücü söz,iyiye giden her şey onları kahrediyor.
"Ülke benim olsun küçük olsun, benim olmayan yönetmediğim ülke batsın diye düşünürler Boğazın efendileri. Kürtlük-Türklük, Alevilik-Sünnilik, Sağcılık-Solculuk ülkeyi bölemedi. Ama Boğazın efendilerinin iktidar hırsı bölüyor;
Boğazın efendilerinin iktidar hırsı 81 milyonu kendi kafalarına göre yönetme arzusunda bulunan bu kesimin, ürküten tarafları da yok değil; bir avuç bile olmadıkları halde!
Hemen hemen her konuda kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettikleri ve her olayı buna göre değerlendirmeleri, normal şartlar altında kendilerine karşı olması gereken kesimleri de yanlarına çekmeye çalışmaları,işin en dikkat çekici tarafı.
Ülkenin çoğunluğu gibi düşünmeyen, onlar gibi hissetmeyen;dahası onların sevindiğine üzülen, üzüldüklerine sevinen Boğazın efendileri;varlıklarından ciddi derecede rahatsızlık duydukları insanları, gerektiğinde kendi çıkarları doğrultusunda kullana bilmeleri, üzerinde ciddi bir şekilde durulması gereken bir husus.
Boğazın efendileri bir avuç bile olsalar;, ülkenin kafalarına uygun birileri tarafından ve çıkarlarına uygun bir şekilde yönetilmesi gerektiğini düşünmeleri ve sahip oldukları her türlü imkanı bu uğurda seferber etmelerine bu ülke yabancı değil..
Ancak, bu kesim tarafından kendi amaçları için kullanılan kesimlerin bu işin farkına varamayıp, her ihtiyaç duyduklarında da onların arzu ettikleri şekilde davranmaları işin enteresan tarafı bu.
Hiç kimse Sayın Erdoğana muhalefet olsun diye haksızlıkları meşrulaştıramaz, ülkeyi ve milleti kendi iktidarları için kurban edemez.
Mesele, Tayyip Erdoğan meselesi de değil, mesele Türkiyeye diz çöktürme meselesi! Bu kadar net.
Son söz:Bu millet, hiçbir zaman zillete boyun eğmedi, bundan sonra da eğmeyecek...
Esen kalın.
Facebook: mehmetçet21
Twitter: mehmetçet21