D.BAKIR/ANKARA- Yeni Sendika tarafından yapılan basın açıklamasında, banka promosyon sözleşmelerinin bir an önce yenilenmesi ve yeni yapılacak anlaşmalarda, günümüz enflasyon ve hayat koşullarına uygun miktarda banka promosyonu uygulanması gerektiği kay
Sağlık
ve sosyal hizmet kolunda faaliyet gösteren Yenilikçi Sağlık ve Sosyal
Hizmet Çalışanları Sendikası, (Yeni Sendika), sağlık çalışanlarına
ödenenbanka promosyonlarının yeniden revize edilmesi beklentisinin tüm
yönleriyle değerlendirilmesi amacıyla, geçtiğimiz günlerde Yeni
Sendika Genel Merkezinde bir çalıştay düzenledi.
ÜÇ ANA BAŞLIK HALİNDE ELE ALINDI
Çalıştay
kapsamında Banka Promosyonlarının Etki Alanı ve Dağıtımına Ilişkin
Yasal Dayanaklar, Mevcut Banka Promosyon Ugulamalarının Yeniden Revize
Edilmesine İlişkin Talep ve Beklentilerin Gerekçeleri, Mevcut ve Yeni
Banka Promosyonu Sözleşmelerine İlişkin Önümüzdeki Sürece Yönelik Öneri
ve Tavsiyeler şeklinde üç ana başlık altında ele alınan konu başlıkları sonucunda sendika tarafından bir bildirge yayınlandı.
Çalıştay
sonucunda bir milyon 300 binin üzerinde sağlık ve sosyal hizmet
çalışanının 2022 yılı reel rakamlarıyla 980 milyar TL tutarındaki
maaşının, farklı banka hesaplarında işlem gördüğü, buna rağmen
bankaların çalışanlara toplamda sadece yaklaşık 20 milyar TLlik bir
promosyon verdiği ortaya çıktı.
Sendikadan
yapılan açıklamada bahsedilen maaş-promosyon hacimlerinin birbiriyle
son derece orantısız olduğu ve söz konusu sözleşmelerin hakkaniyet
açısından bir an önce yeniden revize edilmesinin şart olduğu belirtildi.
KASADA 980 MİLYAR TL. ÖDENEN PROMOSYON İSE YİRMİ TL.
Çalıştaya katılan Yenilikçi Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanları Sendikası Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Karakaş ise, yaptığı değerlendirmede ise, 2022 Yılı reel rakımlarıyla, sağlıkçıların, yaklaşık 980 milyar liralık maaşını kasasında tutan bankaların, bu rakam karşılığında, sadece yirmi milyar liralık promosyon ödediğini belirtti.
Sağlık
ve sosyal hizmet çalışanlarımızın banka promosyonu sorununa nitelikli
ve etkin bir çözüm bulabilmek amacıyla, Yeni Sendika, Genel Merkezimiz
tarafından bir çalıştay düzenlendiğini belirten Mehmet Karakaş, şunları
söyledi: Çalıştayımıza akademi, bürokrasi, hukuki ve mali alanda
tecrübeli katılımcılar katkı sağladı. Yapılan bu çalıştayımızsonucunda
elde edilen görüş ve önerilerimizin kamuoyu ile paylaşılmasına, ilgili
kurum ve kuruluşlara iletilmesine karar verildi.
Ayrıca,banka promosyonu sözleşmesi imzalayan kurumların çoğunlukla azami süre olan 5 yıla göre işlem yaptığını, değişen mevcut şartlarda ise bu uzun sürelerin yeni sözleşme yapılmasını geciktirdiğinin altı çizildi.
Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarımız için son 5 yıl içinde yapılan banka promosyon sözleşmelerinden yoğunlukla ortalama 5 yıllık süreleri kapsayan toplamda 2022 yılı reel rakamlarıyla yaklaşık 980 milyar TLlik çalışan maaşlarının banka hesaplarında işlem gördüğü, bankaların ise çalışanlara toplamdasadece yaklaşık 20 milyar TLlik bir promosyon verdiği, bu bağlamda bahsedilen maaş-promosyon hacimlerinin birbiriyle son derece orantısız olduğunu gördük, bu haliyle bu sözleşmlerinvicdanen kabul edilebilmesi mümkün değil.
Yeni SendikaDiyarbakır İl Başkanı Mehmet Karakaş, yapılan çalıştay sonucunda ortaya çıkan on üç maddelik bildirgenin Cumhurbaşkanlığı, TBMM, Ombudsmanlık ve ilgili bakanlıklara iletileceğini söyledi.
YENİ SENDİKA BANKA PROMOSYON ÇALIŞTAYI SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI
Yeni Sendikanın oldukça geniş bir çerçevede ve yoğun bir katılımla gerçekleştirdiği Çalıştay sonrası açıklanan Sonuç Bildirgesinde ise şu görüşlere yer verildi:
Sağlık
Bakanlığı ve üniversitelere bağlı yaklaşık bin yüz hastanenin yanı
sıra, İl Sağlık Müdürlüğü ve bağlı sağlık tesisleri ile Aile ve Sosyal
Hizmet Bakanlığına bağlı 81 ilde bulunan yüzlerce kuruluş dikkate
alındığında, Banka Promosyonu konusunun devlet memuru ve sürekli
içşilerle birlikte yaklaşık 1 milyon 300 binin üzerinde çalışanı
ilgilendirdiği görülmektedir.
Söz konusu çalışanlar için son 5 yıl içinde yapılan banka promosyon sözleşmelerinden yoğunlukla ortalama 5 yıllık süreleri kapsayan 2022 yılı reel rakamlarıyla toplamda yaklaşık 980 milyar TLlik çalışan maaşlarının banka hesaplarında işlem gördüğü, bankaların ise çalışanlara toplamda sadece yaklaşık 20 milyar TLlik bir promosyon verdiği, bu bağlamda bahsedilen maaş-promosyon hacimlerinin birbiriyle son derece orantısız olduğu ifade edilebilir.
İşçi ve memur konfederasyonları tarafından yapılan bazı araştırmalara göre, geçtiğimiz Ağustos ayı için 4 kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi amacıyla yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden "açlık sınırının 5 bin 300 TL ila 6 bin 800 TL arasında olduğu, yeterli hayat standardında yaşayabilmek için gerekli olan minimum gelir miktarını ifade eden yoksulluk sınırının ise 14 bin 500 TL ila 22 bin 400 TL arasında olduğu saptanmıştır. Söz konusu rakamlar dikkate alındığında, genel olarak tek seferde verilen banka promosyonlarının hemen tamamının aylık yoksulluk sınırının bile altında kaldığı görülmektedir.
Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının kamuoyuna yansıyan yorumlarında banka promosyonu sözleşmelerinden duydukları memnuniyetsizliğin temelinde; hissettikleri eşitsizlik algısı ve haksızlık duygularının olduğu açıkça görülmektedir. Çalışanlar, benzer işi yapan ve benzer ücretleri alan diğer kurumlardaki veya şehirlerdeki meslektaşları ile aralarında deyim yerinde ise bir uçurum olduğu düşüncesini taşımaktadır. Bu şekildeki duygu ve düşüncelerin önüne geçilebilmesi için taşralardaki çok parçalı ve birbirinden oldukça farklı sözleşmeler yerine merkezden daha geniş ve kapsamlı sözleşmelerin yapılması, bu sayede genel bir uygulama birliğinin sağlanması önerisi değerledirilebilir.
Günümüz koşulları dikkate alındığında; sözleşmenin imzalandığı sırada yapılan projeksiyonun oldukça üstünde yeni bir hacmin oluştuğu görülmektedir. Özellikle çalışanların ücretlerine gelen zam oranları ile elde edilen söz konusu hacmin bankaların bile beklediği karlılığın çok üstünde olduğu anlaşılmaktadır.
Örneğin, BDDKnın aylık bülten verilerine göre, bankacılık sektörünün kârı 10 ay önce 56,9 milyar TL düzeyinde iken, bu kapasitenin 50,5 milyar TLsi TLden, 6,4 milyar TLsi ise dövizden oluşmaktaydı. Günümüzde ise, sektör kârı, Temmuz 2022de 207,9 milyar TLye çıkmıştır. Bu kârın 118,2 milyar TLsi Türk parası, 89,8 milyar TLsi ise döviz kaynaklı olarak istatsitiklere yansımıştır. Tüm bu sonuçlara göre; Temmuz 2021de 40,2 milyar TL olan kâr tutarına göre günümüzdeki artış geçen seneye göre yüzde 417 olmuştur. Bu bağlamda pandemi sürecinin de etkileri nedeniyle oluşan ekonomik dalgalanmalar sonucunda diğer bankacılık faaliyetleri de dikkate alındığında sürecin bankaların lehine, çalışanların aleyhine algısı çalışma hayatındaki genel motivasyon açısından göz ardı edilmemesi gereken önemli bir sosyal olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
YENİ BİR DÜZENLEME YAPILMALI
Banka Promosyonu konulu 2007/21, 2008/18 ve 2010/17 sayılı Başbakanlık Genelgeleri tek tek ve birlikte incelendiğinde, söz konusu genelgelerin o günün mevcut işleyişindeki aksaklıkların düzeltilmesine yönelik hükümler içerdiği anlaşılmaktadır. Ancak, buna rağmen değişen şartlar da dikkate alındığında benzer mahiyette Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi şeklinde yeni bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu anlaşılmaktadır.
Sözleşme imzalayan kurumların; bahsedilen Başbakanlık genelgelerine istinaden asgari 2 yıl, azami 5 yıl şartına göre çoğunlukla azami süre olan 5 yıla göre sözleşme imzaladığı görülmektedir. Oysa, değişen mevcut şartlarda asgari 2 yılşartınınkurumlar tarafından tercih edilmesinin daha doğru olabileceği anlaşılmaktadır. Maaş ve ek ödemeler için ayrı ayrı banka promosyonu sözleşmelerinin yapılmasının veya ayrı bankalarla sözleşme yapılmasının avantajlı olmadığı söylenebilir. Bundan sonraki sözleşmelerde maaş ve ek ödemelerin birlikte hesap edilerek, herhangi tek bir banka ile tek promosyon sözleşmesi yapılması önerilmektedir.
Banka
promosyonu sözleşmelerinin genel anlamda ve özetle; Borçlar Kanunu
hükümlerine tabi, karşılıklı borç yükleyen, iki taraflı, sözleşme süresi
boyunca her ay sürekli edimli devam eden ve atipik sözleşme niteliğinde
olduğu görülmektedir. Bu çerçeve göz önüne alınarakyapılan
değerlendirilmeler sonucunda; söz konusu sözleşmelerin, idareye yüklenen
edimin ifasında öngörülemez bir artış gerçekleştirdiği, bankaların ise
rekabet piyasası çerçevesinde kendi kar marjlarını düşünerek elde
ettikleri lehe durumlarının daha da iyi hale geldiği ve mevcut durumdaki
avantajlarını kaybetmek istemedikleri anlaşılmaktadır. Bu nedenle, tek
taraflı fesihlerde hemen tüm sorumluluğun idarelere kaldığı
anlaşılmaktadır. Bu durumda ise, çoğu idarenin sözleşmeyi feshetme
durumunda ortaya çıkabilecek olan belirsizliklerden ve olası risklerden
kaçınma eğiliminde olabileceği anlaşılmaktadır.
Türkiye genelinde henüz birkaç örneğin yaşandığı sözleşmelerin tek taraflı feshinde, idareler genel anlamda iki farklı yöntemi uygulamaktadır. Birincisi; sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmeyen bankaların ihtar edilmesi, devamında ise sözleşmelerin tazminatsız olarak idareler tarafından feshedilmesidir. İkincisi ise; kalan taahhüt süresi dikkate alınarak kıstelyevm usulü ile ödenen promosyon tutarının iade edilmesi, bu tutar hesaplanırken de güncel faiz veya kar payı ile sair cezai şartların yerine getirilmesi gibi bağlayıcı hükümlere riayet edilmesi zorunluluğu karşımıza çıkmaktadır.
Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarımız,başta pandemi süreci gibi kritik dönemlerde ortaya koydukları fedakarlıkların ardından, şimdilerde ise yine yeniden 7/24 kesintisiz sağlık ve sosyal hizmet sunumunugayretle ve özenle yerine getirmeye devam etmektedir.Sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarımızın her türlü haklı talep ve beklentilerinde ülkemize ve ülke insanımıza verdikleri kutsal hizmetlerinde göz önünde bulundurulması gerekir. Bu nedenlesağlık ve sosyal hizmet çalışanlarımızın moral ve motivasyonlarının yüksek tutulması için ilgili kurumların beklentilere olumlu cevap vermesi ve sürece olumlu katkılarda bulunması özellikle yerinde olacaktır.
Mevcut banka promosyonu sözleşmelerinin feshedilmesi veya yeniden revize edilmesi konusu sadece finansal veya hukuksal bir çerçevede değerlendirilmemelidir. Bu ve benzer konnular sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarının sosyal refah düzeylerinin artması açısından da önem kazanmaktadır.
KONUNUN HASSASİYETİ, İLGİLİ TÜM KURUMLARA İLETİLECEK
Mevcut şartlarda yaşanan uyuşmazlığın, özellikle taşradaki kurum ve kuruluşların idareleri ile bankaların şubelerinin karşılıkı inisiyatifi ile genel anlamda üstesinden gelinebilecek bir konu olmadığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda yukarıda bahsedilen tüm hususların da dikkate alınarak, hızlı ve kapsamlı çözümler üretilebilmesi amacıyla sonuç bildirgemizin başta, Cumhurbaşkanlığı Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü, TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanlığı, Kamu Denetçiliği Kurumu, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı ile, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna iletilmesine karar verilmiştir.
HABER: YILMAZ ACU