TARİHİ HİLAR MAĞARALARI, İLGİ BEKLİYOR

Tarihin canlı tanığı, taşı kara, bahtı kara Diyarbakır, adeta üstü açık bir açık hava müzesi. Sinesinde sayısız camiler, kiliseler, hanlar, hamamlar ve çok farklı tarihi yapılar var. Ancak ne acıdır ki, ilgisizlik nedeniyle, bu tarihi yapıların bazıları k

Oysa ki, yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan Mukaddes Kent Diyarbakır’da bulunan tarihi mekanlara gereken ilgi gösterilse, kelimenin tam anlamıyla bir turizm patlaması yaşanır. 
 
GELİN KENTİMİZİN DEĞELERİNE SAHİP ÇIKALIM
 
 Bu konuda somut örnek vermek gerekirse, Hilar Mağaraları’nı gösterebiliriz. Hilar mağaraları. İlimizin Ergani İlçesi’nde yaklaşık 10 bin yıllık geçmişe sahip. Adeta burada tarihe yolculuk yapabilirsiniz. 




 
BİRİNCİ DERECE ARKEOLOJİK VE DOĞAL SİT ALANI
 
 Ergani’deki 10 bin yıllık Hilar Mağaraları ve Çayönü ziyaretçilerini bekliyor. Buğday ve mercimek gibi bitkilerin ekilmesi, koyun ve keçilerin evcilleştirilmesi gibi günümüz uygarlığının önemli bir basamağını oluşturan ve 10 bin yıllık bir geçmişe sahip Ergani ilçesindeki Çayönü ve Hilar Mağaraları, gereken ilgi ve özenin gösterilmesi ve yeterli tanıtım yapılması halinde, yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrar. Diyarbakır’ın Ergani ilçesi Sesverenpınar köyü sınırları içerisinde yer alan ve 1. derece arkeolojik ve doğal sit alanı olarak tescillen Hilar Mağaraları ve yaklaşık 500 metre kuzeyindeki Çayönü tarihi dokusu ve günümüz uygarlığındaki yeri bakımından eşsiz bir değere sahip. Yapılan kazılarda M.Ö. 7500 ile 5500 yılları arasındaki döneme ait kalıntı ve buluntularla bölgede buğday, nohut, mercimek gibi bitkilerin ekilerek, koyun ve keçilerin de evcilleştirilerek avcılıktan yerleşik hayata geçildiği ortaya çıktı. 


 
KARGALAR ÖLÜ İNSAN ETİ İLE BESLENİRLERDİ
 
Yaklaşık 10 bin yıllık bir geçmişe sahip bölgede araştırmalar yapan Erganili yazar Mustafa Üzülmez, kaynaklarda o dönem insanlarının öldükten sonra tepeye bırakıldığını ve kargalar tarafından etleri yendikten sonra kemiklerinin gömüldüğünün yazdığını belirterek, “Burada Bizanslılar, Romalılar, Ermeniler, Gürcüler ve Kürtler yaşamış. Mağaranın hemen sağında ve solunda küçük küçük mağaralara benzer yerler vardır. Onlar da zengin kimselerin mezarlarıdır. Bunlar yazılı kaynaklarda mevcuttur. Bu mezarların dışında diğer mezarlıklar da var. Kargalar ölünün etini yedikten sonra kemikleri toplanıp bir yere gömülüyormuş. Aynı zamanda ziynet eşyalarıyla beraber mezara gömüyorlarmış. Nasıl olsa öbür dünyada tekrar dirilip takılarını kullanır düşüncesi ile bunu yapıyorlarmış. Han mağarasının üzerinde konak kalıntısı da var. 4. Murat, Elazığ tarafından ipek yolunu kullanarak buraya geliyor. Bu han mağarasının üstünde konaklıyor. Oradan Şam’a oradan da İran’a geçiyor” dedi. Hilar Mağaralarının tarihi Yukarı Mezopotamya'nın sayılı yerleşim birimlerinden biri olan Ergani, Hilar Köyü'ndeki Hilar Mağaraları, 10 bin yıl öncesinin izlerini taşıyor.



 
 MEDENİYETİN TOHUMLARININ ATILDIĞI TOPRAKLAR 
 
MÖ. 7250- 6750 yılları arasında insanların yerleşik düzene geçtiği bu bölgede, neolitik çağa ait birçok eser bulunuyor. Yerleşik düzene geçen insanların burada ilk kez toprağı ekip-biçerek tarımsal alanda bir milat oluşturduğu belirlendi. Aynı şekilde insanları 4 duvar arasında yaşama kültürünü de yine burada oluşturmuş. Kemikten yaptıkları kaşık ve çatal görevi gören aletlerin günümüze kadar geldiği bu bölgede, medeniyetin ilk tohumlarının burada atılarak dünyaya yayıldığı açıklanmıştı. Ergani, M.Ö. 11'inci yüzyılda Asurlu egemenliğinden sonra, Makedonyalılar buraya hakim olmuş, İskender'in ölümünden sonra da yöre, Seleukoslar, Partlar ve Romalılar arasında el değiştirmiştir. Bizanslılar ve Araplar çoğu kez burasını ele geçirmek için, sürekli savaş halinde oldukları biliniyor. Malazgirt Savaşı'ndan (1071) sonra, 1240'da Anadolu Selçukluları buraya egemen olmuştur. 


 
YETKİLİLER VE VATANDAŞLAR KAYITSIZ KALMAMALI 
 
Timur'un Anadolu istilasından sonra Ergani, Akkoyunlular'ın başkenti olmuş, 16'ncı yüzyılda kısa bir süre Safevi egemenliğinde kalmış, 1515'te ise, Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştı. Şimdi ise atıl bir durumda kalan bu ender, şaheser gerek halkımız ve yetkililerin ilgi ve alakalarını bekliyor. Yaklaşık 10 bin yıl öncesine dayanan bu tarihi yapının, kaderine terk edilmemesi ve en kısa zamanda gerekli çalışmaların start verilmesi gerekiyor.
 
 
 
 
 
 HABER: CİHAT TOPRAK
19.10.2019 13:16:00