Soğukkanlı ve doğru analiz etme yerine, duygularını realite zanneden Türk basını ve stratejik düşünce merkezlerinde, genellikle olduğu gibi yine yanılgıyla, bilgisizlik ve öngörüsüzlükle bir bayram havası esiyordu. Amerika ve batı; Türkiyenin baskılarına dayanamamıştı zafer çığlıkları atılıyordu.
Gerçekten de öyle miydi?
Amerikada liderler yerine sistemler vardır. Gelen lider ne kadar güçlü olursa olsun günlük politikalar uygulamaz, sistemin hazırladığı elli-yüz yıllık programları uygular. Bu nedenle de Trumpun aldığı gibi görünen karar bir strateji değil taktiksel çekilmedir.
Amerika bunca yıldır yerleşmeye çalıştığı Ortadoğudan, özellikle de Rusyanın sıcak denizlere indiği, üsler kurduğu Suriyeden neden çekilsin?
Tam da İrana ambargo uygulamışken, Suriye üzerinden Akdenize ulaşarak ve İsrail sınırına dayanan İrana Suriyeyi neden terk etsin?
Suriye savaşı maliyetini Suudi Arabistan ve diğer körfez ülkelerine ödetmeyi kabul ettirmişken, Suriyeyi neden terk etsin?
Bu soruları daha da çoğaltarak alt alta yazdığımızda bu çekilmenin Türk basını ve stratejik düşünce kuruluşlarının gördüğü gibi pek de inandırıcı gelmediğini görebiliriz.
Peki, ne oluyor?
Amerika ve batının enerji ihtiyacı var bu enerjinin elde edilebileceği yer de Ortadoğu. Şangay beşlisi ve İranın enerji yolları üzerindeki hâkimiyeti batının enerji güvenliğini tehlikeye soktu, Rusya ve İrana bağımlı hale getirdi. Rusyanın doğal gaz aracılığıyla Avrupayı tehdit etmesi ve aynı dönemde Ukraynada gazı keserek rejimi değiştirmesi batıyı endişelendirdi.
2007 yılında yazdığım bir makalede Amerika Musul-Kerkük ve Kürdistanda yeni bulunan doğal gaz ve petrolleri Suriye üzerinden Akdenize taşıyarak bu tehdidi bertaraf etmek istiyor. Bunun için de önce Irakın kuzeyinde bağımsız bir Kürdistan kuracak sonra da Kürtlerin yaşadığı Suriyenin kuzeyinde bir ayaklanma başlatarak bu bölgeyi de bağımsız Kürdistana bağlayarak gaz ve petrolü Lazkiyenin kuzeyinde (İdlib) Akdenize taşıyacak demiştim.
Amerika Türkiyenin İncirlik kozuna karşılık ve alternatif olarak, Erbilin hemen kuzeyinde Harir bölgesinde büyük bir havalimanı ve üs inşa ederek hizmete soktu. Özellikle İrana da yakın olması nedeniyle bu askeri üssün önemi ortaya çıkmaktadır. Büyük operasyonlara buradan askeri müdahaleleri yapabilir.
Türkiye önce bu projeye Suriyede rejim değişikliğini hedef alarak, bilerek veya bilmeyerek içinde yer aldı, yabancı İslamcı grupların Esata karşı savaşına sempatiyle baktı ancak daha sonra Rusya ve İranla ittifaka girerek Suriyenin toprak bütünlüğüne tehdit, Türkiyenin bekasına tehdittir şiarına döndü.
Ancak sahada kartlar dağıtılmış, görevler taksim edilmişti. Muhtemelen Rusya 1918 yılında vazgeçip deşifre ettiği yeni bir Sykes-Picot antlaşmasıyla istediği Akdenize inme ve üs kurma gayesine ulaşmıştı. Bu anlamda Rusyanın stratejik bir müttefik olabilme ve güvenilirliği tartışılmalıdır.
Rusya bu tavizler karşılığında da YPGnin kontrolündeki bölgelerin güvenliğini Suriye hükümetince sağlaması ve akabinde de ÖSO ve İdlip bölgesinde yoğunlaşan cihadist gruplara karşı YPG takviyeli Rejim güçleri operasyonuna destek sağlayabilir. Bir süre sonra da Afrin, Cerablus ve el Bab bölgelerinde Türkiye ile rejim güçleri karşı karşıya getirilebilir.
Amerika çekilirken Türkiyeye İŞİDi yok etme tuzağını verdi, Türkiyenin bu görevi yerine getiremediği iddiası üzerine yapılacak İdlib operasyonuna destek sunarak Kuzey Suriye topraklarında yeniden aktif rol alabilir, uçuşa yasak bölge ilan edebilir.
Amerikaya kafa tutarız, Rusyayı dize getiririz hamasetlerine Çinli stratejist Yang Sheng, "Türkiye, sınırlı gücüyle ABD, Rusya ve Çin arasında oyun oynamak konusunda dikkatli olmalıdır. Gücünün ötesinde bir oyuna girmesi, zarar görmesiyle sonuçlanabilir sözleriyle karşılık veriyordu.
Bu anlamda bölgede Kürtleri kaybeden Türkiye, olası bir operasyonda Suriyedeki aşiretlerden de beklediği dostluğu göremeyebilir, tek başına kalabilir. Bu durum beraberinde başka bazı güvenlik sorunlarını da yaşatabilir.
Ülkelerin dış politikaları duygusallık ve düşmanlıklar üzerine kurulduğunda, iletişim kanalları kapatıldığında, yanlışa düşmeleri ve yalnızlaşabileceği sonucunu da iyi hesap etmelidir.
Dizilerle, hamasetle diri tutulmaya çalışılan duygular ters dönünce yüz yıllar süren bir psikolojik yıkıma neden olabilir. Onun için yol yakınken dış politika yeniden gözden geçirilmeli, sistemden nemalanan basın-yayın ve stratejik düşünce kuruluşlarının gazına gelmeden alternatifler ortaya konarak hareket edilmeli ve en kötü senaryoya hazırlıklı olunmalıdır.
Kaynak: Nevzat Bingöl yazdı: Suriyede Neler Oluyor?
03.01.2019 22:08:00