Başkan Tekdemir: Bu şehre dokunacağız

2019 yılından bu yana Diyarbakır Eğitim Bir-Sen Şube Başkanlığı görevini başarıyla yürüten ve Temmuz ayında Memur-Sen Diyarbakır İl Başkanı olarak seçilen Ramazan Tekdemir,

“Biz sadece kamu çalışanlarının özlük hakları ya da mali haklarıyla sınırlı bir sendikacılık yapmayacağız, bu şehre dokunacağız. Bu şehrin tarihi ve kültürel dokusuna uygun bir faaliyet alanının ortaya çıkmasına yönelik de katkılarımız olacaktır bu şehirde bir dönüşüm gerekiyor bu şehrin kendi insan kapasitesine dönmesi gerekiyor” dedi.

 

Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Ramazan Tekdemir gazetemiz Pasurun Sesi’ne çarpıcı açıklamalarda bulundu. www.pasurunsesi.com muhabirlerinden Ramazan Seykan’ın sorularını yanıtlayan Tekdemir, gerek memurların yaşadıkları sorunlar, gerekse bunlara çözüm önerileri konusunda yaptıkları çalışmalar ve bunun yanı sıra Diyarbakır’ın tarihi ve kültürel dokusuna uygun çalışmalar ve son olarak açıklanan toplu iş sözleşmesi konusunda açıklamalarda bulundu.

ORTAK İRADE, ONAY VE KARAR İLE MEMUR-SEN İL BAŞKANI SEÇİLDİM

Memur-Sen’e bağlı tüm iş kollarının başkanlığının ortak iradesiyle onayıyla kararıyla oy birliği ile memur-sen il başkanı seçildiği idile getiren Tekdemir, “2019 yılından bu yana Eğitim Bir sen başkanlığını yürütüyordum 13 Temmuz itibariyle Memur-Sen’e bağlı tüm iş kollarının başkanlığının ortak iradesiyle onayıyla kararıyla oy birliği ile Memur-Sen il başkanı seçildim. Başlarken şunu öne çıkarmaya çalıştık her zaman istişarede olacağız biz sadece kamu çalışanlarının özlük hakları ya da mali haklarıyla sınırlı bir sendikacılık yapmayacağız, bu şehre dokunacağız. Bu şehrin tarihi ve kültürel dokusuna uygun bir faaliyet alanının ortaya çıkmasına yönelik de katkılarımız olacaktır bu şehirde bir dönüşüm gerekiyor bu şehrin kendi insan kapasitesine dönmesi gerekiyor. Bu şehirde başarılı insanların belirli yerlerde göreve getirilmesi gerekiyor dolayısıyla bu şehrin insanını bizim borcumuz var bunu da bulunduğumuz makamları vesile bilerek o borcu ödemeye çalışacağız” dedi.




“HER MESELEYE MÜDAHİL OLMAYA ÇALIŞACAĞIZ”

Kent genelinde her meseleye müdahil olmaya çalışacaklarının altını da çizen Başkan Tekdemir, “Her meseleye müdahil olmaya çalışacağız sosyal meselesine de müdahale olacağız bu şehirdeki yatırımlara da müdahil olacağız bu şehirdeki bir takım ihmal edilmiş alanlara ihmal edilmiş konulara da temas edeceğiz oraya da müdahilimiz olacak. Yani amacımız bu şehrin her bakımdan kalkınmasına yönelik hem proje üretmek, hem de var olan çalışmalarla ilgili görüşümüzü belirtmek yanlışlara itirazımızı ifade etmek güzel çalışmanın üzerine çeşitli katkılarla oradaki birikimi daha nitelikli hale getirmek gibi bir amacımız olacak” diye konuştu.

“YENİ DÖNEMDE KAMU ÇALIŞANLARINI DAHA BÜYÜK BİR DARBOĞAZ BEKLİYOR”

Kamu çalışanlarının beklentileri ve bu beklentilerin şekillendirildiği teklifler kamuoyu tarafından kabul görülmediğini, yeni dönemde kamu çalışanlarını daha büyük bir darboğaz beklediğini de sözlerine ekleyen Başkan Tekdemir, “Biz evet kamu çalışanlarının durumunu önemsiyoruz yani dün bir toplu sözleşme metni sonuçlandı. Dolayısıyla burada da şunu ifade ettim dedim ki 7. dönem toplu sözleşme görüşmelerinde genele ilişkin hükümlerde ve özellikle oransal zamlarda bir uzlaşma sağlanamadığı bir mutabakat sağlanamadı dolayısıyla mutabakat metni imzalanamadı bu da şunu gösterdi, yani kamu çalışanlarının beklentileri ve bu beklentilerin şekillendirildiği teklifler kamuoyu tarafından kabul görülmedi. Dolayısıyla burada Yeni dönemde kamu çalışanlarını daha büyük bir darboğaz bekliyor daha stresli ve daha sıkıntılı bir süreç bekliyor. Alım gücünün daraldığı enflasyonist ortamda ekonomik olarak zaten çok ağır bir yükü altında ezilen kamu çalışanları önümüzdeki süreçte de maalesef bu sıkıntılara göğüs germeye devam edecek bu sıkıntılarla yaşamaya devam edecek. Bu da tabii toplu sözleşme masasında bir uzlaşı sağlanamaması ve sürecin kamu görevlileri hakem kuruluna taşınmasına neden oldu. Tabii bütün bu 1 Ağustos'ta başlayan toplu sözleşme görüşmeleri kamu işvereni heyetlerinin teklifleri kamu çalışanlarını temsilen yetkili konfederasyonu olan Memur-Sen'in tekliflerinin örtüşmemesi orada arada ciddi bir farkın ortaya çıkması maalesef nihai kararı taraflı olması konusunda ciddi kanaatimizin olduğu kamu işverenin lehine sürekli pozisyon alan aksiyon alan bir oluşumun kamu çalışanlarının nihai durumuna karar verecek olması hem demokratik değil, hem doğru değil, hem de kamu çalışanlarının hakları teslim etme noktasında mekanizmanın da sıkıntılı işlediğini gösteriyor. Biz kamu görevlileri hakem kurulunun tarafsız olduğuna inanmıyoruz.



Bugüne kadar uygulama şekli geçmiş dönemlerdeki pratiği meselelere bakışı aldıkları kararlardaki içerik kamu görevlileri hakem heyetinin taraflı davrandığını kamu çalışanlarının aleyhine bir pozisyonu ortaya koyduğunu gösterdi ve bu yüzden kamu çalışanları özlük hakları konusunda bazı önerilerimiz var bazı tekliflerimiz var. Toplu sözleşme sürecinin Türkiye boyutu ile geleceği açısından birtakım önerilerimiz var önermelerimiz var. O da şu bütün bu süreç ve sonuçlar gösteriyor ki 4688 sayılı kamu görevlileri sendika'ları ve toplu sözleşme kanunu yetersiz. Dolayısıyla ivedilikle değişmeli içeriğinin daha demokratik bir standarta kavuşturulması ve bu anlamda kamu çalışanı kamu görevlilerinin elini güçlendirilecek bir şekilde yeniden dizayn edilmesi gerekiyor. Çünkü 2001 yılı üzerinden 22 yıl geçmiş 22 yılda Dünya çok farklı bir noktaya evrilmiş. 22 yıl önce kullanılan bir cep telefonu şu an kullanmıyoruz, 22 yıl önce kullandığımız bir ev aletini şu an kullanmıyoruz, dolayısıyla 22 yıl önce kaldığımız evde de değiliz. Yani her yönüyle dünya bir dönüşüm yaşadı bizler de vatandaş olarak bu dönüşümden nasibimizi aldık. Dolayısıyla bu konuda hala 22 yıl önceki bir toplu sözleşme kanunu ile önümüzdeki süreci yönetmeye çalışmamız ve süreci belirlemeye çalışmamız oldukça trajikomik bir durum aslında ve bu konu hakkındaki yetersizlik yeni bir kanunlaşma sürecini başlatılarak toplu sözleşme kanuna yeni hükümler ekleyerek yeni baştan bir kanun yaparak biz bu süreci revize etmeliyiz bunun için de mutluluğun sözleşme kanunu değişmeli” dedi.

“GREV HAKKININ KAMU GÖREVLİLERİNE TANINMASI GEREKİYOR”

Yeni yasal düzenlemeler ile mutlaka grev hakkının kamu görevlilerine tanınması gerektiğini de belirten Başkan Tekdemir, “

Diğer taraftan tabii kamu görevlilerinin pazarlık gücünü arttıracak birtakım enstrümanlar da yasal bir kazanıma dönüştürülmeli evet işçilerde bir grev hakkı var ama kamu görevlerinde bir grev hakkı yok dolayısıyla kamu görevlilerinde de etkin bir grev hakkının yasal bir kazanım olarak elde edilebileceği bir sistem düzenlenmesi gerekiyor bunun için de yeni yasal düzenlemede mutlaka görev hakkının kamu görevlilerine tanınması gerekiyor.

“TÜİK'İN ELDE ETTİĞİ VERİLERİN BİR SAHA VERİSİ OLDUĞUNA İNANMIYORUZ”

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) elde ettiği verilerin bir atölye çalışması olduğuna inandıklarını da altını çizen Başkan Tekdemir, “Çalışanların yaşam koşullarının ve ekonomik standartlarının belirleyen bütün karakterler maalesef TÜİK bazlı esas alınıyor o yüzden biz TÜİK'in elde ettiği verilerin bir saha verisi olduğuna inanmıyoruz, daha çok bir atölye çalışması olduğuna inanıyoruz. Yani laboratuvar çalışması olduğuna inanıyoruz. Yani sahanın gerçek durumunu yansıtan sahadan süzülen bir veri akışı yok dolayısıyla o zaman toplu sözleşmede kamu görevlilerinin yaşam standartlarını ve refah durumlarını belirleyici kriterler hem kamu işvereni heyetini bağlayacak hem kamu çalışanlarının temsilcisini bağlayacak şekilde bağımsız değerlendirdikleri tarafından şekillenmeli ve onların verisi esas alınmalı. Yani burada TÜİK maalesef tarafsızlığını yitirdiği için bu noktada yani devre dışı kalmalı kanaatindeyiz toplu sözleşme masasındaki kamu çalışanlarının zam oranları belirlenirken mutlaka bağımsız değerlendiricilerin verileri doneleri esas alınmalıdır” dedi.




“ENFLASYON KAMU ÇALIŞANLARININ ALIM GÜCÜNÜ HIRPALIYOR”

Enflasyonun maaşlarda aşağı yönlü bir seyre neden olduğunu da belirten Başkan Tekdemir, “Diğer taraftan enflasyonist ortam var ve ciddi manada enflasyon kamu çalışanlarının alım gücünü hırpalıyor. Maaşlardaki aşağı yönlü bir seyre neden oluyor. Dolayısıyla bugün aldığı bir ürünü Bir ay sonra çok yüksek bir fiyata almak zorunda kalıyor. Enflasyonist bir ortamda maaşınıza belli belirsiz artışlar varken ama ürün alımında ise çok hızlı bir fiyat artışı söz konusu oradaki bir alım gücüyle ve alım gücünü çok böyle orantısız bir şekilde olumsuz etkileyen bir durumla karşı karşıya. Harcadığı fazla ama kazandığı az bunun önüne geçmek için mutlaka eşel mobil sistemi dediğimiz fiyat artışları ile uyumlu bir maaş artışı yani fiyat artışlarının oranında maaş artışı ne yapacaktır yani burada refah payı adına refah düzeyi açısından memurların daha az etkilenmesine yol açacaktır. Bundan dolayı eşel mobil sistemini önemsiyoruz yani zam oranında maaş artışının tamamen bir düzenek şeklinde sistematik bir şekilde eşleştirilmesi gerekiyor. Bunun yanında eğer bu mümkün değilse ne yapılmalı? Yani enflasyonun neden olduğu fiyat artışları ardışık aylara maaş zammı olarak yansıtılmalı ki burada en azından memurların kayıpları telafi edilme imkanı doğsun” şeklinde konuştu.

“GELİR VERGİSİ ADALETSİZLİĞİ  VAR”

Bir gelir vergisi adaletsizliği olduğunuda sözlerine ekleyen Başkan Tekdemir, “Bir gelir vergisi adaletsizliği var sürekli bir artan vergi var dolayısıyla gelir vergisi adaletsizliğine son verilmeli ve çalışanın üzerindeki ağır yük kaldırılmalı. Burada vergi diliminin %15'e sabitlenmesi gibi bir önerimiz var. Vergi dilimi %15'te sabitlenirse vergi diliminin neden olduğu kayıpları da orada dengelenmiş oluruz. Öbür taraftan yani şu an Diyarbakır'da 2+1 kiralar 15.000 TL'nin üzerine çıkmış durumda. Yani belli noktalarda memurun maaşı ile ödeyeceği ödemek zorunda bırakıldığı kira eşit durumda dolayısıyla burada nasıl bir yaşam kabiliyeti ortaya çıkacak memur hayatını nasıl idame ettirecek ne ile geçinecek dolayısıyla burada hızlı kira fiyatlarındaki artışları da dengeli çözümler olmalı genel anlamda bütün kamu çalışanlarına bir kira desteği gerekiyor. Aslında çok daha genel ve kapsayıcı anlamda da bütün vatandaşlara da bugünkü şartlarda bir kira desteği gerekiyor ve ev alma şartlarının oldukça esnetildiği bir modelin de mutlaka sunulması gerekiyor. Bu sosyal devlet anlayışının bir gereği olarak budur. Diyarbakır özelinde ise devletin elinde bir takım hazine arazileri var dolayısıyla buralarda hızlı bir tokileşme faaliyeti icra edilerek vatandaşın daha ucuz fiyatlarla ev almaları sağlanmalı. Eğer imarlı arazi bulmada problem yaşanıyorsa şeffaf bir biçimde şehrin ihtiyacına yanıt verecek bir oranda bir konsesus oluşturularak gerçekten şeffaf bir model ile tüm taraflarında temsilcilerinin yer aldığı bir istişare model ile Yeni alanların imara açılması lazım. Kayapınar ve Bağlar bölgesinde yani buralarda farklı hiçbir niyet gözetilmeksizin tamamen vatandaşın ihtiyacı esas alınmalı böylelikle oralarda da temelde vatandaşa olumlu yansıyacak bir en azından yapılaşma söz konusu olabilir. Velhasıl diyoruz ki memur insan gibi yaşamalı” diye konuştu.


25.08.2023 18:08:19