6 Şubat’ın Ardından İki Yıl Geçti: Acılar Taze, Sorular Cevapsız

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerinin üzerinden tam iki yıl geçti. 53 bin 537 insanımızı toprağa verdik, 107 bin 213 kişi yaralandı.

Depremin ilk gününden itibaren yaşanan kayıplar ve acılar hala hafızalarda tazeliğini koruyor. Ancak geçen iki yılda değişen ne oldu? Verilen sözler tutuldu mu? Mağdurların yaraları sarıldı mı?


İki Yıl Sonra Durum Ne?


Deprem sonrası 2 milyondan fazla insan barınma krizine sürüklendi. En az 5 milyon kişi farklı şehirlere göç etmek zorunda kaldı. 658 bin çalışan geçim kaynağını kaybetti. Şehirler yıkıldı, hayatlar altüst oldu. Ancak geride kalan iki yılda afet yönetimi konusunda hâlâ ciddi sorunlar yaşanıyor.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, depremin hemen ardından yaptığı açıklamada “319 bini 1 yıl içinde olmak üzere toplam 850 bin yeni konut ve işyeri yaparak depremzede vatandaşlarımıza teslim edeceğiz” demişti. Ancak verilen sözlerin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen teslim edilen konut sayısı söz verilenden çok uzak. Hala on binlerce insan konteyner kentlerde zorlu yaşam koşullarıyla mücadele ediyor. Ekonomik hayatını konteyner çarşılarda sürdürmeye çalışan esnaf, geleceğe dair belirsizlik içinde.


Hatalar Zinciri ve Ders Alınmayan Geçmiş


Türkiye’de her büyük felaketin ardından benzer tartışmalar yaşanıyor. 1999 Marmara Depremi’nin ardından alınması gereken önlemler konuşulmuş, ancak yıllar içinde bu önlemler unutulmuştu. 6 Şubat felaketi de benzer bir ihmaller zincirinin sonucuydu.
Saadet Partisi Diyarbakır İl Başkanı Abdurrahman Ergin, deprem yönetiminde süregelen hatalara dikkat çekerek, "Gelişmiş dünya ülkelerinde depremler mal kaybına bile neden olmazken, bizde binlerce insanın hayatına mal oluyor. Deprem öncesinde hazırlıksız, deprem anında yetersiz ve deprem sonrasında tehditkar olanlara söyleyecek sözümüz kalmadı. Artık onları Allah’a havale ediyoruz” dedi.


“İmar Barışı Felakete Davetiye Çıkarmaktır”


Türkiye’de şehirleşme politikaları yıllardır eleştiriliyor. Plansız kentleşme, yanlış kentsel dönüşüm projeleri ve rant odaklı yaklaşımlar, yaşanan felaketlerin boyutunu artırıyor. İmar barışı adı altında yapılan düzenlemeler, riskli yapıları yasallaştırarak tehlikeyi büyütüyor.
Ergin, imar barışı düzenlemesinin deprem tehdidi altındaki Türkiye için büyük bir risk oluşturduğunu belirterek, “Deprem riskine rağmen şehirleri plansız büyüten bu düzenlemeler felakete davetiye çıkarmaktır. Bunun bedelini ise yine masum insanlar ödüyor” dedi.


Hazırlıklar Gerçekten Yapıldı mı?


Deprem konusunda her seferinde aynı uyarılar yapılıyor, ancak gerekli önlemler alınmadığı için felaketlerin boyutu büyüyor. Peki, olası bir yeni deprem için hazırlıklar yapıldı mı?
Ergin, yetkililere şu sorularla seslendi:


* Olası bir depremde tahliye planlarınız hazır mı?
* Acil eylem planlarınız hazır mı?
* Güçlendirme, dönüşüm, yaşanabilir şehir planlarınız hazır mı?
* İlçelerde acil durum toplanma alanlarınız depreme hazır mı?
* Arama kurtarma ekipmanlarınız yeterli mi?
* Acil durum çadır ve konteyner stoklarınız var mı?
* Kriz anlarında kullanılmak üzere iletişim altyapınız güvenli mi?
* Yoksa yine sadece ölü sayısının açıklanacağı saatleri mi planlıyorsunuz?
Deprem Öncesi Risk Yönetimi Şart
Deprem sonrası kriz yönetimi değil, afet öncesi risk yönetiminin esas alınması gerektiğini vurgulayan Ergin, şu dört kırmızı çizgiyi hatırlattı:
* Fay hatları üzerine yapılaşma olmayacak.
* Sıvılaşan zeminler imara açılmayacak.
* Dere yatakları imara açılmayacak.
* Mühendislik ve müşavirlik hizmetlerinden taviz verilmeyecek.


Tüm bu hatalardan ders alınmadığı sürece, yaşanacak yeni felaketlerde aynı acı tabloyla karşılaşmak kaçınılmaz olacak. Yetkililer için artık bahane üretme dönemi değil, somut adımlar atma dönemi. Aksi halde, tarih tekerrür edecek ve her yeni depremde "Bu bir kader miydi?" sorusu sorulmaya devam edecek.


07.02.2025 00:44:26