8 Mart 1857 de Amerikanın Newyork kentinde dokuma işçisi kadınların daha iyi çalışma şartları talebiyle grev yapmasının ardından gelişen olaylarda 120 kadın hayatını kaybetmiş, cenazeleri ne binlerce kişi katılmış ve daha sonraki yıllarda kadın kuruluşları, konuya hassasiyet gösteren ülkeler bu günün anısına bir şeyler yapmak istemiş ve 1977 de Birleşmiş Milletler 8 Martın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını kabul etmiştir.
Türkiyede ilk kez 1921 yılında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmış ancak 1984 yılından sonra düzenli olarak her yıl anılmaya başlanmıştır.
Şimdi, bu girizgahtan sonra kutlanıyor da ne oluyor diyebilirsiniz, elbette ben de aynı düşüncedeyim.
Çalışan veya çalışmayan kadınların hepsi emekçidir hem de ne emekçi.
Ev hanımı adıyla tanımlanan, doğuranlığıyla toplumun devamını sağlayan, evini ve ailesini çekip, çeviren, her türlü düzeni sağlamak hatta evin mali işlerini eşinden aldığı masraf parasıyla ay başına yetiştirmek , çarşı, pazar işleriyle birlikte yemek,bulaşık, temizlik ve eşlik görevlerini yerine getirmek zorunda olan canlı robotun adıdır kadın.
Bunun yanında hele bir de çalışıyorsa ne o anlatsın ne siz dinleyin bence.
Kadını adam yerine koyup, toplum olarak değişmemiz gerekiyor öncelikle.
Zira, bırakın erkek egemen toplumumuzu, kadın çalışanlar içinde bile bu günün anlamına karşı fikir ileri süren, kendi hakkını aramaktan imtina eden, kendini bir başkasının vicdanına ve adaletine teslim edip sessizce kötü kaderine razı olan, gazete köşelerinde başka kadınları aşağılayan, her türlü toplantılarda kadınlık kimliği üzerinden başkalarına hakaret edenleri üzüntüyle izliyoruz sosyal medyada.
Allahın elçisi Cennet anaların ayağı
altındadır sözüyle bir şeyler anlatmaya çalıştığı halde, kendini din
adına konuşuyor zannedenlerin kadın kimliğine bakış açılarının ne derece
alt seviyelerde olduğunu üzüntüyle izliyoruz sosyal medyada.
Kadın konulu bir çok seminer, sunum, konferans, vaaz, nasihat, toplantı ve etkinlik yapılmasına rağmen, değişik nedenlerle öldürülen kadın sayısı gün geçtikçe çoğalmaktadır. Bunun nedeni, konuşmacı olsa dahi kimsenin kendi söylediğine inanmaması ve herkesin riyakarca davranmasıdır.
Namuslu olmayı, örtünmeyi, ciddiyeti, vakarı, emeği, temizlik ve tertipliliği kadın kişiliğine hapseden okumuş veya okumamış cahiller olduğu sürece, ne bu cinayetler biter, ne bu sorunlar.
Onun için paranıza yazık, bu güne özgü hediye alıp,aynı anlayışla devam edecekseniz boş verin. Zira, o sizin en kıymetli varlığınızdır, o giderse ne hale düşeceğinizi düşünüz azıcık.
Yavaş yavaş değişeceğinize kendinizi inandırın, ve bugünden tezi yok, güzel bir yüz ifadesiyle, eşinize sevdiğinizi söyleyin, teşekkür edin.
Ha bu arada hediye alırsanız, tadından yenmez olursunuz tabi. Sağlıkla ve mutlu kalın.
Abdulkadir Nur GÖRDÜK